Tomorrow

Yeni Normale Yeni Bir Değerleme Katsayısı…

Yeni Normale Yeni Bir Değerleme Katsayısı…

İş ve yaşam dünyasının yeni yıldızı olan bir terim var: AQ / Adaptif Zeka veya Uyumluluk Katsayısı

Şimdiye kadar kurumsal eğitimlerde ve bireysel çalışmalarda öğretilen, uzunca üzerinde çalıştığımız, değerlendirildiğimiz iki katsayı vardı:  IQ ve EQ ya da bilişsel (Rasyonel) zeka ile duygusal zeka.

Eril ve dişil gücün birleşiminden doğan, muhteşem bir öğrenme makinesi olan beynimizin iki yarımküresinin motor gücünü ifade edebilme biçimimiz uzun zaman bu sayısal değerler oldu. Uzmanlar bu iki kavramı henüz anlamlandırabilmiş ve profesyonel iş dünyasında da etkin kullanmaya başlamışken bir yeni kavramla tanıştık: SQ ya da Spiritüel Zeka. Beynimizin sağ ve sol lobları ile ortaklaşa temas halinde olan bu seviye, duygusal zeka ile bilişsel zekayı buluşturan ve harmanlayan ileri bir zeka seviyesi olarak tanımlandı.

Şimdi ise dünya, hayatlarımıza hızla giren bir dördüncü seviyeyi konuşuyor. “Adaptif zeka” terimi, ilk olarak İngiliz deneysel fizik uzmanı Stuart Parkin tarafından 2010 yılında yayınlanan bir makalede karşımıza çıkıyor. AQ, bilişsel düzeyde aynı anda hem iş performansını ölçümlemek hem de bireysel potansiyeli değerlendirmek için kullanılıyor.

Bu kavram insanı ve insan beynini tanımlama ve ölçümlemede varolan katsayıları değiştirmiyor, geliştiriyor. Evet, hala güçlü bir IQ ve EQ sahibi olmanız, bunların yanına spiritüel zeka eklemeniz gerekiyor. Ama AQ’nuz ise sizin her duruma uyum sağlama yeteneği olarak hayatınıza giriyor.

Sonuç olarak, bugüne kadar yapılan çalışmalar hem yaşam dengesinde hem de satışta başarıya ulaşmak için EQ> IQ denkliğini kullanmamız sonucuna varmışken hatta bu denkliğin içerisinde SQ ya yer ararken şimdi hızla değişen dünya dengelerinde , uyum sağlama ve gelişim yetenekleri değer kazandı.

Yakın gelecekte işe alım söz konusu olduğunda IQ ve EQ kadar önemli bir hale geleceği beklenen bu kavram, Fast Company dergisi tarafından “işin geleceği” olarak tanımlanırken, Harvard Business Review bunu “yeni rekabet avantajı” olarak tanımlıyor.

Koşullar ne olursa olsun, adapte olup öne çıkmanın yolunu bulanlar AQ’nun tüm diğer katsayılardan değerli olduğunu düşünüyorlar.

Teknolojik gelişmeleri ve trendleri takip etmeyen çalışanların profesyonel iş yaşamındaki varoluş süreleri ve becerilerinin raf ömrü giderek kısalıyor. Buna bir de Pandemi dönemi etkisi eklenince AQ’nun yanında dijital okuryazarlık da müthiş önem kazanıyor. İK yöneticileri işe alım ve insan kaynağı yönetiminde değişen koşullara uyum sağlama ve belirsizlik ortamında moralite konusunu yakın takip ediyor ve sorguluyor.

Öngörülen gelecekte ortalama insan ömrünün üç haneli sayıların üzerine çıkacağını da düşünürsek, aktif iş yaşamında kalma süreleri her zamankinden daha uzun olacak ve  hızlı adaptasyon daha da önemli hale gelecek. Bu katsayının geliştirilebilirliği aynı zamanda yapay zekanın yerini alacağı meslek grupları için bir fırsat niteliğinde.

AQ’yu sadece bireysel nitelikli değil kurumsal nitelikli bir beceri olarak düşündüğümüzde kurum kültürüne hızlıca entegre eden firmalar rekabetçi koşullarda da öne çıkacaktır.  Çalışanların uyumluluğu teşvik edildiği sürece kurumsal uyumluluk, dönüştürücü ve inovatif olacaktır.

Bireysel ya da kurumsal alınacak eğitimler, koçluk ve mentorluk gibi çalışmalar, özellikle teknoloji ile birleştiğinde, çalışanların zaman içinde tekrar tekrar yeni beceriler ve yeterlilikler geliştirmelerine yardımcı olmak için kullanılabilecek kritik araç rolü alıyor.

Şirketler işgücünde uyumluluğu ve adaptasyonu arttırabilmek için yüksek AQ arayışından ziyade, öğrenmenin akışıyla yeni yetenekler edinmeyi teşvik eden çalışmalar yaparsa dünyanın içinde olduğu bu süreçten güçlenerek çıkacaklardır.

İnanıyorum ki, yaratılışı gereği bugün konuşulan çok fonksiyonlu ve hibrit düşünce yapısına doğuştan uygun olan insan beyni; hızlı, yeni ve değişen şartlara hızla uyum sağlama kasınıda güçlendirecektir.

Teşekkürler,
Selin KILIÇ

Bu yazıyı paylaş: