Tomorrow

Trump’ın Türkiye ile İlgili Açıklamaları Yeni Dönemde Neyi İşaret Ediyor?

Trump’ın Türkiye ile İlgili Açıklamaları Yeni Dönemde Neyi İşaret Ediyor?

Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki ikinci başkanlık dönemi, Türkiye-ABD ilişkilerinde kritik bir sürecin başlangıcına işaret ediyor. 16 Aralık 2024 ve 7 Ocak 2025 tarihlerinde yaptığı açıklamalarda Trump, özellikle Suriye’deki gelişmelere ve Türkiye’nin bu süreçteki rolüne vurgu yaparken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik övgü dolu ifadeleri dikkat çekti.

Suriye’de Türkiye’nin Kilit Rolü

Trump’ın Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi sonrası oluşan belirsizlikte Türkiye’nin kilit bir rol oynadığını ifade etmesi, Ankara-Washington hattında bu konunun öncelikli gündem maddesi olacağını gösteriyor. Trump, Türkiye’nin Suriye isyancılarını destekleyerek rejimin düşüşündeki etkisini vurgularken, Suriye’deki istikrarın sağlanması için iki ülke arasında yoğun bir diplomasi sürecinin başlayacağına işaret etti.

Ankara’nın, YPG’nin terör örgütü olarak tanınması ve ABD’nin bu grupla ilişkisini sonlandırması yönündeki beklentisi, Trump’ın önceki başkanlık döneminde karşılanmamıştı. Ancak bu konudaki görüş ayrılıkları, yeni dönemde de Türkiye-ABD ilişkilerinde zorluk yaratmaya devam edecek gibi görünüyor. Özellikle ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) desteğini sürdürme kararlılığı, Ankara için çözülmesi gereken kritik bir sorun olarak masada duruyor.

Erdoğan ve Trump Arasındaki Kişisel Bağlantı

Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “zeki bir adam ve dostum” olarak nitelendirmesi, liderler arasındaki kişisel ilişkinin yeni dönemde de belirleyici olacağını gösteriyor. İki liderin doğrudan ve sık sık temas halinde olacağına dair işaretler, Ankara’da “liderler diplomasisi” aracılığıyla sorunların çözülebileceği beklentisini güçlendiriyor. Ancak, kişisel ilişkilerin ikili ilişkilerin tamamını şekillendirebileceği algısı, karşılıklı çıkar çatışmalarının olduğu alanlarda sınırlı bir etkisi olabileceğini de düşündürüyor.

Yeni Dış Politika Dinamikleri

Trump yönetiminde dışişleri bakanı olarak görev yapacak Marco Rubio’nun, SDG ile iş birliğinin süreceğini belirtmesi, Türkiye’nin bu alandaki taleplerinin kısa vadede karşılanmasının zor olduğunu gösteriyor. Rubio’nun 2019’da yapılan Barış Pınarı Operasyonu anlaşmasına atıfta bulunarak Türkiye’nin mevcut düzenlemelere bağlı kalması gerektiğini vurgulaması, ABD’nin Suriye politikasında istikrarı önceliklendirdiğine işaret ediyor.

Ankara’nın Önündeki Zorluklar ve Fırsatlar

Ankara, Trump’ın ikinci döneminde Suriye’deki Amerikan askerlerinin çekilmesi ve Türkiye’nin güvenlik kaygılarının giderilmesi için yeni adımlar atılmasını bekliyor. Ancak, Trump’ın 2019’daki asker çekme kararının uygulanamaması ve ABD’nin CENTCOM gibi kurumlarının bağımsız hareket etme eğilimi, bu beklentilerin gerçekleşmesinin önündeki engeller olarak öne çıkıyor.

Trump’ın açıklamalarında, Türkiye’nin bölgedeki güç dengelerinde daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiği vurgusu dikkat çekiyor. Bu durum, Ankara için hem yeni fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Türkiye, bölgede diplomatik ağırlığını artırmak ve güvenlik kaygılarını gidermek için Washington ile yakın çalışmak zorunda kalacak.

Türkiye-ABD İlişkilerinin Geleceği

Trump’ın Türkiye’ye yönelik olumlu açıklamaları, yeni dönemde iş birliği alanlarının genişletilebileceği sinyalini verse de, özellikle Suriye ve SDG konusundaki anlaşmazlıklar, ilişkilerin seyrini belirleyecek temel faktörler arasında yer alıyor. Ankara’nın ABD ile ilişkilerde esnek bir diplomasi yürütmesi ve bölgesel çıkarlarını uluslararası platformlarda etkin bir şekilde savunması, bu zorlu süreçte belirleyici olacak. Trump’ın Erdoğan’a yönelik dostane tutumu, ilişkilerin tansiyonlu olduğu dönemlerde bir denge unsuru yaratabilir; ancak uzun vadeli çözüm, iki ülke arasında ortak bir strateji geliştirilmesine bağlı olacak.

Bu yazıyı paylaş: