Ne Kadar Fazla Seçeneğe Sahipseniz, O Kadar Mutlusunuz
Psikiyatrist Gordon Livingston’ın “Çok Yakında Yaşlı, Çok Geç Akıllı” adlı kitabında seçeneklere sahip olmanın öneminden şöyle bahsedilir:
“Ruh sağlığı bir seçim fonksiyonudur. Ne kadar çok seçim yapabilirsek, o kadar mutlu oluruz. İyi durumda olmayan veya cesareti kırılmış olan insanlar, bazen dış koşullar veya hastalık, çoğu zaman da kendimizi kısıtlamamız nedeniyle seçimlerinin sınırlı olduğu duygusundan muzdariptir.”
Daha az seçenek bizi kısıtlar ve bu da bize bir korku duygusu verir. Hayatta yapabileceğimiz çok az şey varmış gibi hissederiz. Bu durum bizi mutsuz eder; ancak kendimiz için seçenekler yaratarak bu durumu tersine çevirebiliriz.
Risk Paradoksu
İnsanlar, doğal olarak riskten kaçınır. Potansiyel bir kazancı arzuladığımızdan daha fazla kaybetmekten korkarız. Bu güç genellikle bizi olduğumuz yerde tutar. Bu yüzden çoğu insan kovulana veya emekli olana kadar aynı işte veya sektörde kalır.
Paradoks, çoğu insanın değişmenin riskli olduğunu varsaymasıdır. Ama gerçekte, bunun tersi doğrudur. Ne kadar durgunsanız, kaybetme riskiniz o kadar artar.
Livingston, risk konusunda da rahat olmanın öneminden kitabında şöyle bahseder:
“Bu konuda birincil değişken risk toleransıdır. Korkularımıza, özellikle de değişim korkumuza danışırsak, bizi mutlu eden bir hayatı seçmek zordur. Bizi kısıtlayan kaygı mı yoksa hayal gücü eksikliği mi?”
Bunu kabul etmek zordur ancak değişim korkunuzla barışık olmadıkça, birçok seçenekten oluşan mutlu bir hayatınız olmayacaktır.
Koşullarınız ne kadar kötü olursa olsun, seçeneklerinizin asla tükenmediğini unutmayın. Her zaman bir şeyler yapabilirsiniz. Bu, insanın umuduna ve ilerlemesine olan en önemli inançtır. Yaşadığımız sürece, bir seçeneğimiz var.
Görsel: mounika.studio (instagram)
Bu yazıyı paylaş: