Tomorrow

Portre: Paul Auster

Portre: Paul Auster

“Her zaman bana göre güzel, doğru ve iyi olanı yazmak istedim ama aynı zamanda hikaye anlatmanın yeni yollarını icat etmekle de ilgileniyorum. Her şeyi tersine çevirmek istedim…”

New York Üçlemesi, Sunset Park, Brooklyn Çılgınlıkları, Son Şeyler Ülkesinde gibi eserleriyle tanınan Paul Auster geçtiğimiz hafta hayata veda etmişti. Bugün, hayatın kendisini bir kurgu olarak tanımlayan bu ünlü yazarın hayatına odaklanacağız…

Paul Benjamin Auster, 3 Şubat 1947’de Newark’ta, Samuel ve Queenie (Bogat) Auster çiftinin iki çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya geldi. Çoğu zaman evinin gergin bir ortamı olduğundan bahsetti ve ailesi ile olan ilişkisi yazarlık yaşamını derinden etkiledi. Babasının kaybından sonra kaleme aldığı “Yalnızlığın İcadı” kitabında “Benden hoşlanmadığını hissetmiyordum” diye yazmıştı. “Sadece dikkati dağılmış görünüyordu, benim olduğum tarafa hiç bakmıyormuş gibi…”

Maplewood’daki Columbia Lisesi’nden mezun olduktan sonra Columbia Üniversitesi’ne kaydoldu. 1969’da karşılaştırmalı edebiyat alanında lisans diploması ve ardından aynı konuda yüksek lisans derecesi aldıktan sonra, Paris’e taşınmadan önce bir petrol tankerinde bir süre çalıştı. Orada bir yandan Fransız edebiyatı çevirerek kira parası biriktirirken bir yandan da kendi eserlerini edebiyat dergilerinde yayınlamaya başladı.

İlk romanı “Cam Şehri”, 1985’te Kaliforniya’da küçük bir yayınevi tarafından basılmadan önce 17 yayıncı tarafından reddedildi. Bu kitap, daha sonra tek ciltte toplanan üç romandan oluşan en ünlü eseri “The New York Trilogy”nin ilk bölümü oldu.

Klavyelerin kendisini her zaman korkuttuğundan bahseden Auster, eserlerini önce kalemle yazıp, daha sonra da daktilo yardımıyla sayfalara döküyordu. Bu yöntemler düşünüldüğü gibi yazarı yavaşlatmıyordu, günde altı saat, genellikle haftanın yedi günü yazarak, yıllarca neredeyse her yıl yeni bir kitap çıkardı. 1990’larda ise Hollywood’a yönelen Auster, pek çok senaryo yazdı ve bunların bir kısmını kendisi yönetti.

Tesadüflerin eserlerinde büyük bir yer oynadığı yazar şöyle demişti: “Hayatımda başıma o kadar çok tuhaf şey geldi ki, o kadar çok beklenmedik ve ihtimal dışı olay oldu ki artık gerçekliğin ne olduğunu bildiğimden emin değilim.”

Hayatının son yıllarına kadar üretkenliğini asla kaybetmedi fakat torununu ve oğlunu arka arkaya kaybetmesi ve sağlığının kötüye gitmesi onu son kitabı Baumgartner ile ilgili ‘Bu yazdığım son şey olabilir.’ demeye itti.

Paul Auster, 30 Nisan 2024 tarihinde Brooklyn’deki evinde akciğer kanseri komplikasyonları sebebi ile hayata gözlerini yumdu.

Bu yazıyı paylaş: