Nostalji – Andrei Tarkovsky
“Nostalji” 1983 yapımı bir Andrei Tarkovsky filmidir.
Andrei Tarkovsky 1932 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde doğmuştur. En önemli Sovyet sinemacılarından biridir. Tarkovsky dini değerlere dayanan filmler yaptığı ve Sovyet ideolojisine karşı geldiği düşünülen filmler yaptığı için sürgün edilmiş ve hayatının uzun bir dönemini İtalya’da geçirmiştir. Nostalji filmini de İtalya’da çekmiştir. Tarkovsky’nin kendi ülkesi dışında çektiği ilk film olma özelliğine sahiptir.
Spoiler içermektedir.
Filmde Rus şair Andrei Gorçakov, tercüman Eugenia ile birlikte 18. yüzyılda yaşamış Rus bir köle ve besteci olan Pavel Sosnovski’nin hayatını araştırmak için İtalya’ya gelir. Sosnovski diye biri gerçekten yaşamıştır. Müziğe yetenekli olduğunu fark eden efendisi tarafından İtalya’ya öğrenime gönderilmiş, uzun yıllar burada kalmış, çok başarılı konserler vermiştir. Fakat kaçınılmaz bir şekilde Rusya özlemine yakalanınca, aradan geçen onca yıldan sonra, kölelik Rusya’sına geri dönmeye karar vermiş, döndükten kısa bir süre sonra da kendini asmıştır. Tabii ki bu bestecinin öyküsü filme tesadüfen konu olmamıştır; Gorçakov’un yazgısını ve ona rastladığımız sırada içinde bulunduğu durumu ana hatlarıyla kısaca özetlemektedir. (Mühürlenmiş Zaman / Andrei Tarkovski)
Gorçakov geçmişe duyduğu özlemden dolayı melankolik biridir. Kendi nostaljisine sıkı sıkıya tutunmuştur. Film boyunca Gorçakov’un iç dünyasında geziniriz. Rüyayla gerçek arasındaki ince çizginin tam üzerinde yalpalayıp dururuz. Kendi iç dünyamızdan izler bulabiliriz Nostalji’de. Nostalji filmini izlemek benim için , herhangi bir akşam herhangi bir yerde yürürken esintiyle gelen Melisa kokusunun bana çocukluktan kalan bir hüznü hatırlatması gibidir.
Gorçakov İtalya’da insanlar tarafından deli olarak görülen Domenica ile tanışır. Domenica dünyanın sonunun geleceğine inandığı için ailesini ve kendisini yedi yıl boyunca hapsetmiştir. İnsanlığın içine sıkışıp kaldığı derin kuyudan çıkarılması gerektiğine inanır. Gorçakov’dan isteği ise bir havuzun bir ucundan bir ucuna elinde yanan bir mumla geçmesidir. Domenico toplum tarafından dışlanmıştır, bir çılgın olduğu düşünülür Oysa Domenico gerçekliğe belki de en yakın kişidir. Kendini feda ederek bir farkındalık yaratmak ister. Roma meydanında insanlara seslenir sesinin yettiğince.
İnsanoğlu dinle!
Senin içinde su, ateş
Ve sonra kül
Ve külün içindeki kemikler
Kemikler ve küller!
Gerçekliğin içinde veya
Hayalimde değilken, ben neredeyim?
İşte yeni anlaşmam:
Geceleri güneşli olmalı.
Ve Ağustos da karlı.
Büyük şeyler sona erer
Küçük şeyler baki kalır
Toplum böylesine parçalanmaktansa
Yeniden bir araya gelmeli
Sadece doğaya bak
Hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin.
Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz
Yanlış tarafa döndüğümüz noktaya
Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz.
Suları kirletmeden.
Domenico kendini yakmaya karar verir. Bu çarpıcı eylemiyle kendinden feragat edişini ispatlamak istemektedir. İnsanların bu son ikaz çığlığını duyacakları gibi çılgınca bir umuda kapılmıştır. Domenico’nun bu eylemi, iç huzuru, bir anlamda kutsallığı Gorçakov’u derinden etkiler. (Mühürlenmiş Zaman / Andrei Tarkovski )
Domenico bir benzin bidonunu tepesinden döker ve kendini yakar. Ama insanlar duyarlılıklarını o kadar kaybetmişlerdir ki, Domenico’nun yanmasına salt bir köpek ve belkide Domenico gibi deli diye atfedilen tek bir kişi tepki verir. Andrei ise Domenico’nun isteğini gerçekleştirir. Elinde yanan bir mumla havuzun bir ucundan bir ucuna büyük bir çabayla gider ve oracıkta ölür. Bu olayı insan hayatının Tarkovsky’nin iç dünyasındaki yansıması olarak düşünebiliriz. Hayat kimi zaman yanan bir mumla bir havuza girmek ve karşı tarafa ulaşma çabasından ibarettir.
Filmde Domenico köhneleşmiş insanlığa karşı yakılmış bir ateşin sesi, Gorçakov ise ateşten gelen sesin kıvılcımıyla tutuşmuş ve bir havuzda sönmemeye çalışan bir mumdur. “Koca bir evreni içinde taşıyan insan : işte benim tek ilgi odağım.” Andrei Tarkovsky
Teşekkürler,
İlayda Çelik
Bu yazıyı paylaş: