Küçük Astronotlar Büyüyünce Ne Olurlar?
Biz küçük astronotlar büyüdük… Galiba çoğumuz astronot olamadık. Yıldızlar gökyüzünde kaldı biz gök kubbenin altında ayın güzel yüzünü seyre daldık. Düştük hayat denen bu uzun yola…
Belki o yıldızlara gidemedik ama, yeryüzünde yıldız olup karanlıkta kalan düşlerimize ışık olmayı öğrendik. Kimimiz çok parladı, kimimizin ışığı cılız kaldı. Ama karanlığı yırtıp aydınlığa gözümüzü açabilmek için hevesimiz hiç bitmedi.
Peki, siz küçük astronotlar hangi yıldızsınız? Ne kadar parladı ışığınız? Hangi hayalinizi yaşadınız?
Gelin yıldızlı bir geceye uzanıp toplayalım kayan yıldızları, belki uçup gitmeden gerçekleştirebiliriz hala o küçük astronotların kalbinde sakladığı hayalleri…
Sınırlarınızdan Kurtulun
Hayatta en geciktiğimiz randevumuz hedeflerimiz ile tanışmak için olanlar. Hedeflerimiz hayallerimizden beslenmeli, toplumların baskılı yargıları ya da kaygı içinde verilen kararlardan değil. Çoğu zaman çevremize koyduğumuz seçici geçirgen sınırlar kendimizi korumak yerine aslında kendimize koyduğumuz engeller haline geliyor. Hayatın bunca engeli ile mücadele ederken bir de kendi yarattığımız duvarları yıkmaya çabalamak hepimizi ayrı savaşlara sokuyor. Yapılan OECD araştırmalarına baktığımızda erken yaşlarda hedeflenen, hayali kurulan mesleklerin, ilerleyen yaşlarda yerini işleri garantilemeyi görev edinmiş mecburiyetlere nasıl dönüştüğünü ve bu durumun yaşanan coğrafya, sahip olunan fırsatlar, sosyoekonomik değişkenlerle nasıl şekilendiğini ortaya koyuyor. Gelcekte sanatçı, arkeolojist ya da ressam vb. olmak isteyen nice genç insan bu hayallerinden sınav telaşı, ünvan yarışı içinde vazgeçiyor.
Aradan yıllar geçip de dönüp bakınca hayallerimizin uzağına düşmemek için, öncelikle hayallerimizi çevreleyen tüm katmanları soyarak, kendimizi eden şeylerin gerçekte ne ne olduğunu net bir şekilde anlamalı, hedeflerimizi tanımalıyız. Hayalinizin gerçekte ne olduğu konusunda ne kadar spesifik olursanız, oraya varmanın yolunu çizmek de o kadar kolay olacaktır. Bu her zaman Nepal kıyılarından Everest’in zirvesine uzanan bir yol ya da aya inişini gerçekleştirmiş bir uzay aracından dikilecek bir bayrak olmasa da, sizin kendi hayatınızın yıldızı olmanız için gereken ışığı, umudu size verecek olan adımdır.
Korkularınızla Yüzleşin
Ne zaman ki karar veririz ilk adımı atmaya, ne zaman ki harekete geçer hayallerimiz, işte hep o anlarda kanatlarınıza tutunur korkularımız. Bunun nedenini anlamak zor değildir aslında. Alıştığımız, tanıdığımız normalin dışına çıkma fikri bizi konfor alanımızdan uzaklaşmaya zorlar. Konfor alanımızdan çıkmaya gösterdiğimiz içsel direnç, kendini en korkunç haliyle, korku olarak gösterir.
Korktuğumuzu düşündüğümüz öyle çok şey var ki; ya kaybedersem, ya planladığım gibi olmazsa, insanlar ne derler, hayalkırıklığına uğrarsam… Oysa ki hayallerimizi kırmadan çoğaltamayız, adım atmadan, kanat çırpmadan bitiş çizgisine varamayız. Şems-i Tebrizi’nin bu güzel sözleri belki bizi cesaretlendirmek için söylenmiştir; “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”.
Korkularımızın bizi ele geçirmesine ne zaman izin verirsek, cesaretimizi felç ederiz. Umutsuzluğu kabullenir, çaresizliğe razı oluruz. Cesaret etmek riskleri göz ardı etmek değildir, risklere rağmen umut ettiğimiz hayellerimize yürüyebilme gücüdür. Hayallerimizi yaşamak yerine korkarak gerisinde durmak, hayallerimizi gün ortası rüyalarına, hatta gün sonu kabuslarına dönüştürür.
Asıl güç, korkularımızla tanışmak, uzlaşmaktır. Korkularınızla uzlaşmak isterseniz kendinize, “ne kaybederim?” diye sorun. Eğer kaybedecebileceğimiz şeylerin yükü, kazanacağımız şeylere ağır geliyorsa, o zaman hayallerimizden vazgeçmeyelim, o hayale başka bir boyut verelim. Çünkü hayellerimizin terazisi bizden başka kimse değil. Unutmayalım ki, hayalinizin kırılıp çoğalması, başka boyutlarla tekrar bize ilham olması, hiç hayalimizin olmamasından çok daha iyidir. Hayali olmayan insan kanatları elinden alınmış bir kuş gibidir. İstese de yükselemez.
Hayat, insanın cesaretine gore büyür ya da küçülür.
Gemileri Yakın
Hayallerimize ulaşmaya çalışırken bizi o yoldan caydıracak, dikkatimizi dağıtacak çok şey olacaktır. Bu hedeflere iki elle sarılmazsak hayallerimize karşı, ters yönden esen rüzgar galip gelecektir. Hedeflerimize doğru ilerleme arayışınızda tereddütsüz olmak için bazen o gemileri yakmamız gerekir.
1500’lerde Hernan Cortez Meksika’nın fethinde yönettiği orduya, geldikleri teknelerin yakılmasını emretti. Bunu yapmasındaki amaç, askerlerden hiçbirinin geri dönüp görevi terk etmesinin bir ihtimal olamayacağını akıllarına kazıma, görevi iptal etmek için tüm fırsatları ortadan kaldırarak savaşa bağlılık sağlamaktı. Belki bu duruma en güzel örnek yaşanan özgürlük mücadelesinde cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ya istiklal, ya ölüm!” sözleridir.
Sahip olmak istediğimiz şey her ne ise, kendimizi görmek istediğimiz yer her ne ise, bazen daha iyisini gerçekleştirebilmek için o gemilerin yakılması gereklidir. Dünyanın kendi yaşadığımız ortamdan ibaret olmadığı, keşfedilecek milyonlarca dünya olduğu gerçeğini ancak bizi güvende olduğumuza inandıran gemileri yakarak gösterebiliriz o küçük astronotlara.
Sürekli arkasına bakarak koşan insanın kaderi düşmektir. O yüzden arkamıza dönüp aldığımız mesafeyi görmek ve kendimizle gurur duymak için işe çabalamaktan başlamak en iyisi olacaktır.
İlham Alın
Bir çoğumuzun gerçekleşmesini istediği hayallerine ulaşmak için ilk çalışan kişiler biz değiliz. Bu sebeple kendimizi yalnız ve çözümsüz hissettiğimiz anlarda bize yardım edecek şeylere yönelmeliyiz. Başkalarının işe yaradığını gösterdiği harika fikirlere ve tekniklere kulak vermek, keşfedilmiş yolları baştan denemek yerine, çizilmiş haritalara ulaşmak işleri kolaylaştıracaktır.
Hedeflediğimiz şeylerde başarılı olan insanları tanıyıp, hikayelerini keşfetmek, kendi hayallerimize giden yolda ihtiyacımız olan ilhamı almamızı sağlayacaktır. Başarılı olan insanların tecrübelerini incelerken karşımıza çıkacak risk ve fırsatları daha iyi anlayabiliriz. Öğrenecek çok şey var! Hayallerimize giden yola çıktığımızda, adımlarımızın bizi ne kadar taşıdığını, yönümüzün tutarlılığını anladığımızda bunca çabaya değecek.
Ortak hedefleri paylaştığımız insanların yürüdükleri yollarda bırakığı ekmek kırıkları, yönümüzü bulmamızda bizlere rehberlik edecek.
Plan Yapın
Bizi bulunduğumuz yerden gitmek istediğimiz yere götürmesi için bir plan oluşturmamız gerekir. Bu plan bizi doğru yolda ilerletecek ve hedeflerimize doğru ilerlememizi yavaşlatan veya geciktiren engelleri en aza indirecektir.
Philip B. Crosby “İyi şeyler yalnızca planlanırsa olur, kötü şeyler ise kendiliğinden.” sözüyle planlama yapmadan, hedefe giden yolan iyi sonuçlar almayı beklemenin, Maradona’nın ‘Tanrınn eli’ olarak adlandırdığı golü atmayı beklmektenbir farkı olmadığını anlayabiliriz. Hayallerimizi gerçekleştirme yolunda attığımız her adımdan geri kazanımlar elde etmek için gerçek bir planla işe başlamamız gereklidir.
Nasıl ulaşılacağımıza dair planımızın olmadığı bir hedef üzerinde çalıştığımızda, çabalarımızın başa gitme olasılığı daha yüksektir. Bir plana sahip olmanın getireceği zamanlama ve odaklanma kabiliyeti olmadan, hedefimize doğru sistematik olarak ilerlemek yerine işimizi şansa bırakırız. Bu durum hem düzensiz adımlara ve bu yüzden değerli zamanımızın kaybına, hem de hayal kırıklığına yol açar. Belki geç bile kaldığımızı düşündüğümüz hayallerimizi gerçekleştirmeye çabalarken ne daha fazla zaman kaybına ne de hayatın onca zorluğuna karşı kanat çırpmaya çalışırken hayallerimizin kırılmasına hiçbirimizin tahammülü yoktur.
Tarih Belirleyin
Hepimiz görev aldığı projelerde yetiştirmesi gereken işler için belirlenmiş son tarihlerle sıkça yüzleşiriz. Teslim tarihlerinin sihirli güçleri vardır. Ayarlandığında, ertelememiz için sebepler bulmamıza engel olurlar ve işlerimizi halletmeye başlamamız için sizi vitesi arttırmamızı sağlarlar.
Yüzleşilemeyen her türlü zorluk bizleri ertelemeye iter. Bugünün yükünü, hüznünü, yorgunluğunu yarına bırakırız, böylesi hepimizin işine gelir. Ve sonra bir gün uyanıp takvime baktığımızda aylar geçmiş, hedefimize giden yol belki daha da zorlaşmış olur. Ama bir tarih belirleyip, hedefi buna gore koymamız herşeyi değiştirir. Çünkü son tarihleri kimse kaçırmak istemez.
Hayallerimizin son kullanma tarihleri yoktur, kutusu açılmadıkça onlar hep genç, hep bizimle olacaklar. Ama bu işin sihri de o kutuyu açıp, hayallerimizi doyasıya yaşayabilmekte.
Kendinizi Tebrik Edin
Çoğu zaman hayallerimiz bir anda, hızlıca gerçekleşmez. Bu tıpkı altın arayan işçilerin çok kazıp az bulmasına benzer. Kıymetli olana ulaşmak zaman alırlar. Ama beklediğimize, çabaladığımıza değer.
Bu zorlu yolda yılmadan devam edebilmemiz için yol boyunca biraz cesaretlenmeye ihtiyacımız vardır. Bu nedenle, belirli kilometre taşlarına her ulaştığımızda, yaptığımız şey her ne ise durup, bir ara verip, katettiğimiz tüm ilerleme için kendimizi tebrik etmeliyiz. İçimizdebizi bekleyen, henüz yıldınızına ulaşamamış olan küçük astronotun az da olsa desteklenmeye ihtiyacı olacaktır.
Hatırlayın
Değişim zordur. Ancak size yıldıracak engellere karşı direnirken size güçlendirecek, hedefe ulaşmanızda motive edecek şeyleri hatırlayın.
Hayatın telaşında dinlemeyi unuttuğumuz içimizde saklanan o küçük astronotlara mikrofonu verdiğimizde bize söyleyecek hür şarkıları, hatırlatacak cesaretli hayalleri olduğunu unutmayalım.
Fransız filozof Voltaire’in söylediği gibi “İnsan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker.” Aklımızın gücü herşeye yeter diye çıktığımız bu hayat yolunda nice denklemler, formüller belki eğilip yol verdi ilmimize, ama hayallerimizi koruyan kendimize, içimizde sakladığımız o küçük astronata olan şevkatimizdir.
Belki umduğumuzu düşlerken bulduğumuza razı olduğumuz çok zaman oldu hayatımızda. Ama kayan yıldızlar ne kadar parlak ne kadar çok olsa da, hala bir sürü yıldız var yakalanacak. Ve eğer hayat denen bu yolda gayretimizi, tüm çatışmalara, tüm engellere rağen yitirmezsek, belki bir gün biz de bir Kutup Yıldızı (Polaris) olur, yalnızca kendi yolumuza değil, bizler gibi ışığı parlasın isteyen küçük astronotlara aydınlık oluruz.
Teşekkürler,
Onur Korucu
Bu yazıyı paylaş: