Tomorrow

Kripto Para ile Saadet Olur mu?

Kripto Para ile Saadet Olur mu?

Teknolojiye olan yakınlığı televizyonun uzaktan kumandası ile dostluğu ve akıllı telefon kullanma mecburiyetine dayanan anneannem; “Kripto para diye bir şey varmış, insanların paralarını çalmış.” dediğinde anladım ki, konu çoktan ilgili, ilgisiz herkesin akşam haberi sohbeti, ertesi yarın kuşağı gündemi olmuş bile.

Siber galakside 2008 yılında Satoshi Nakamoto tarafından “Bitcoin: Eşten Eşe Nakit Ödeme Sistemi (peer-to-peer electronic cash system)” adlı makale ile adı duyulan ve dünyaca kabul gören Bitcoin’in ardından sayısı 9 binleri bulan yeni kripto para birimi ortaya çıkmış, dijital cüzdan dediğimiz yepyeni bir finans ekosistemi hayatımıza girmiş durumda.  Bitcoin’in ilk duyurulduğu yayında Satoshi Nakamoto bu yeni sistemin temel özelliklerinin en başında “güvenilir bir üçüncü taraf olmaksızın doğrudan işlem yapabilme”yi saymış, yani bu sistemi diğerlerinden farklı kılmak için, herhangi bir otoritenin kontrolünde olmayan, aracısız, güvenli kimlik tanımlanması ve onay yöntemi noktalarını vurgulanmıştı. Ancak son günlerde yaşanan gelişmeler merkezi bir borsa sistemi üzerinden kripto varlık alışverişinin yapılması ve sonrasında bu merkezi aracının yetkilerini kötüye kullanımı ile çok sayıda insanın kripto parasını kaybetmesi kurulmaya çalışılan güvenli dijital dünya bağlamında oldukça ironik bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.

ABD’de yayınlanan bazı makaleler ve medyada paylaşılan kehanetlere bakıldığında 2030 yılına ulaştığımızda tüm kripto para birimlerinin piyasa değerinin, 2 trilyon dolara (mevcut 150 milyar dolardan) yükselmesi bekleniyor. Tabi bu bilgiyle birlikte kripto varlıklara yatırım yapmanın riskleri de kaçınılmaz olarak bu işin bir parçası olmayı arttırarak sürdürecek. Önümüzdeki yıllarda şu an çok değerli olan popüler kripto para birimlerinin değerini kaybederek yerini gelişme sürecinde olan yeni kripto para birimlerine bırakabileceği de dijital borsa piyasası dedikoduları arasında görünüyor.

En basit ifade ile “Kripto para, işlemleri güvenceye almak için kriptografi yani şifreleme kullanan, çalışma şekli nakite alternatif bir değişim aracı olarak tasarlanmış bir dijital varlık, bir sanal unsurdur. Kripto paralar bir nevi dijital döviz, alternatif döviz ve sanal döviz’dir.” olarak tabir edilen bu yeni ekonomi gündemi, son günlerde blok zinciri (blockchain), yapay bulut (artificial cloud), finansal teknolojiler (fintech) vb. spekülatif başlıklarla birleştirerek bir çok çevre tarafından sık sık ele alınıp değerlendiriliyor. Karışan ve altyapısı yeterli düzeyde açıklanmamış dijital siber ekosistem konuları ise konu uzmanı olmayan birçok vatandaşın kafasını daha da karıştırıyor.

Günümüzde kripto para birimleri, bir değişim aracı, bir değer deposu ve bir ölçü birimi olarak hizmet ediyor. Kripto varlıklar olarak da bilinen dijital varlıklar, kriptografi ve blok zinciri ile mümkün kılınan dijital değer temsilleridir. Başlangıçta hedeflenen, bir banka veya başka bir güvenilir üçüncü şahıs kuruluş kullanmadan değer aktarımı için bir araç olarak hizmet etmek olsa bile, hemen her kripto paranın kripto para depolama, gönderme ve alma için kendi cüzdanı bulunmaktadır. Ayrıca, birden fazla kripto para için bu işlemleri gerçekleştirebilen cüzdanlar da bulunmaktadır. Ancak kripto varlıklar blokzincir ağında birer kayıt olarak düşünülmelidir, bu bağlamda klasik yaklaşımla cüzdanda saklanmaz. Cüzdan diye bahsedilen kavram sadece ilgili blokzincir ile etkileşimi sağlayan bir yazılımdır.

2008 yılında yaşanan küresel finans endüstrisi çöküşüne yanıt olarak, Satoshi Nakamoto adlı bir kişi veya temsil ettiği kuruluş tarafından uçtan uca elektronik nakit sistemi için bir protokol geliştirildi. Bu protokol, blok zincirleri adı verilen dağıtılmış yapının temeli oldu. Blockchain biraz küresel bir hesap tablosu veya defter gibidir. Merkezi bir veri tabanına sahip değildir; bunun yerine, dünyanın dört bir yanındaki gönüllüler tarafından sağlanan bilgisayarlarda çalışır. Blok zincirleri halka açıktır. Tek bir kurumda değil, ağda yer aldığı için herkes istediği zaman görüntüleyebilir. Bir blok zinciri şifrelenir ve bir tür sanal güvenlik sağlamak için genel ve özel anahtarlar kullanır. Bir blok zinciri, bir kişinin bir banka veya finansal hizmet sağlayıcısına gitmeden başka bir kişiye güvenli bir şekilde para göndermesine izin verir. Dünyada da yaygın şekilde blok zincirleri mevcut veritabanlarından daha güvenilir bir yapılanma olarak görülüyor. Dijital para kullanımının giderek yaygınlaşması ve dünya nüfusunun yarısından fazlasının akıllı telefon kullanımı düşünüldüğünde, eknonomi uzmanları blok zincir teknolojisinin bankacılık endüstrisinin yerini alacağına inanıyor.

Ülkemizde yaşanan gelişmelere baktığımızda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından 16 Nisan’da yayınlanan “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik” ülke gündeminde büyük yer buldu. -Kripto paralar yasaklandı!- haberleri alıp başını gidince durumun böyle olmadığı, yönetmelik ile ödemelerde kripto varlıkların kullanılmamasınının hedeflendiği anlaşıldı. Yani yönetmelik kripto varlıklar için nitelik belirlemiyor, belli nitelikleri taşımayan kripto varlıkların kullanımına ilişkin bazı kısıtlamalar getiriyor. Yapılan düzenleme ile ödeme hizmetlerinin sunulmasında ve elektronik para ihracında kripto varlıkların doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmaması da diğer hedeflenen unsur olarak anlaşıldı. Burada ödeme ve elektronik para kuruluşlarının kripto varlıklara ilişkin alım satım, saklama, transfer veya ihraç hizmeti sunan platformlara veya bu platformlardan yapılacak fon aktarımlarına aracılık etmemesine ilişkin kurallar konduğu görüldü. Bu noktada en çok korkulan şey kripto borsalarının tamamına kilit vuracak nitelikte bir engelleme tutumu olmasıydı. Her ne kadar yönetmelik bir yasaklama bildirimi ile kamuoyuna sunulsa bile neticede Kanunkoyucu kripto varlıkları tanımladı ve tanıdı. Bununla birlikte ilişkili teknoloji ve ürünleri de tanıma dahil etti. Genel yaklaşımla bakılırsa tek bir yönetmeliğin etkisinin Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, 6493 sayılı Kanun, Türk Borçlar Kanunu gibi bir sürü ilgili mevzuatı geride bırakarak tüm kripto varlık bakışının buna göre şekillenmesini beklemek realistik olmazdı. Ardından İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün tetkik ettiği kripto varlık haczine karşı açtığı haczedilmezlik iddiasına ilişin davada, İcra Hukuk Mahkmesi 19 Nisan’da Türkiye’deki kripto para piyasası için emsal teşkil edecek bir karar verdi. Karara göre; Merkez Bankası’nın aksine kripto varlıkların “emtia veya menkul kıymetler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve bir çeşit dijital döviz ya da sanal para olarak kabul edildiği” görüşü ile haczedilebileceği bildirildi. Böylelikle kripto varlıklar, Türkiye’de ilk kez bir mahkeme tarafından menkul değer olarak kabul edildi. Bu karar, kripto paraların hukuki niteliğine ilişkin ilk Türk mahkemesi kararı olması nedeniyle önemini koruyor. Kararda mevzuatta olmayan kavramlardan; emtia, menkul kıymet, dijital döviz, sanal para ibareleri aynı anda tek cümlede kullanılarak risk almaktan kaçınılmış. Tabi bu noktada harmanlanan kavramların hukuki temellendirmesine olan ihtiyaç daha da büyük bir boşluk oluşturmaya devam ediyor.

Tüm dünyada yaygın olarak crypto coinlerin dijital varlık olarak kabul görmesi hazırlanan hukuki düzenlemelerde de bu şekilde ifade edilmesi bekleniyor. Kripto para her ne kadar popüler bir arama motoru tabiri olsa bile asıl ifadenin kripto varlık olması kaçınılmaz olacak gibi görünüyor. Yaşanan en güncel gelişmeye bakılıdığında 1 Mayıs 2021 tarihinde MASAK tarafından yayınlanan Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları (KVHS) rehberinde kripto varlık tanımı için TCMB yönetmeliğinde kullanılan “tanıma” atıf yaptıktan sonra “kripto varlık hizmet sağlayıcılar ise, söz konusu kripto varlıkların alım satımlarına elektronik işlem platformları üzerinden aracılık etmektedir” diyor. Yayınlanan rehberde KVHS’lerin temel yükümlülükleri müşterinin tanınması, şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, devamlı bilgi verme ile muhafaza ve ibraz olara sayılmış ancak şartlar sağlanıyorsa basitleştirilmiş tedbirlerden yararlanabilecekleri düzenlenmiş ve genel anlamda alım-satım fonksiyonları düşünülerek borsaların düzenlenmesi hedef alınmış olarak görünüyor.

Son günlerde özellikle de “kripto para borsası” niteliğindeki firmalardan gelen dolandırıcılık haberleri ile zaten karmaşık olan konu özelinde ciddi bir itibar hasarı oluşturuldu. Gündemden düşmeyen dolandırıcılığın gerçekleşme yöntemi ve kaynak noktasının blokzincir teknolojisiyle özdeşleşmesi ise çokça yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdi. Yaşanan olayın kripto paraların işleyişi ya da saadet zinciri (ponzi scheme) ile bir alakası olmasa da bu etiketleme bir süre daha bu şekilde kalacak gibi görüyor. Oysa ki ysaşanan dolandırıcılık vakası, yatırımcıların hesap bilgilerine sahip olan sözde finans firmasının önce hesaplara erişimlerin engellemesi, sonra da tüm hesapları boşaltması biçiminde gerçekleşen, benzerlerinin çok defa görüldüğü bir senaryolardan farklı sayılmaz. Kripto para borsasının merkezi kuruluşların yönlendirilmesi beklenen regülasyon ve denetimi konusundaki belirsizlikler bugün bunca spekülatif haberin temelindeki sebep olarak görünüyor.

Söyleşi platformlarında yoğunlukla konuşulan kripto para konusunun bir kg elma, bir ton altın vb. ölçeklendirmeler yardımı ile anlatılmaya çalışılması da konuya özel başka bir yanılgıya sebep oluyor. Oysa ki, kripto varlıklar aslında sadece dijital bir kayıttır. Herhangi bir fiziksel karşılığının olması beklentisi konunun ana amacını kaybetmesine yol açıyor. Eğer fiziksel bir karşılık beklentisi ile yola çıkılırsa dünya eknomi piyasasında var olan çeşit çeşit para birimi, değerli kağıt, altın vb. yatırım araçları yeterli olur ve kripto para diye bir kavram ortaya asla çıkmazdı. Kripto para olarak adlandırdığımız dijital borsa araçları ise kendi ilgili blokzincir ağında, dağıtık bir kayıt defterine yazılmış olan silinemez, değiştirilemez ve geri döndürülemez bir kayıttan ibaret değerlerdir.

Ülkede infial etkisi yaratan kripto varlık gündeminin iyiden iyiye subjektif yorumlanması üzerine Merkez Bankası Başkanı geçtiğimiz günlerde Avrupa ve ABD’ye giden bir kripto varlık akışının varlığını ve bu trafiğin izlenmesi konusunda yeterli imkan bulunmadığını belirterek iki hafta içerisinde SPK, BDDK gibi kurumlar tarafından  konuya özel düzenlemenin yapılacağını duyurdu. Asıl değerlendirilmesi gereken konu şudur ki, kripto varlıkların ve kripto borsaların denetimini gerçekleştirecek sorumlulular bu alanda yeterli seviyede bilgi sahibi olacak mı… Durum öyle görünüyor ki, 2008’den itibaren bilinmesi ve ülkemizde de aktif olarak işlem yapılmasına rağmen henüz kapağı açılmamış olan pandormanın kutusu bir kere açıldı ve kutudan çıkan 9 binden fazla başlı kripto varlıklar artık aramızda. Dünyanın herhangi başka bir noktasında insanlar bitcoinleriyle Tesla satın alırken, kripto borsa oyuncularının buna tamah etmemeleri imkansız elbette.

Bakalım hukuki düzenleme kripto varlıklar için çerçeveyi ülkemizde nasıl belirleyecek… Hızla koşan teknolojiye hukukun ayak uydurması için büyük adımlar bekleniyor.

Teknolojinin gelecek vaad eden yeni çocuğu kripto para borsası birçok insanın yüzünü güldürdü. Ama yine de puslu havası dağılmayan dijital dünyada dijital dövize gönüle verenler için bize de düşen siber galakside teknoloji yanıltıcı olabilir aman dikkat! Demek. Pandemi ile sancılı geçen bir yılı aşkın süreçte nasıl saadet bizi bulmadıysa, bu kez de anlaşıldı ki şimdilik kripto parayla da aranan saadet yakalanamadı.

Dileğimiz… “May the profit be with you!” (Kar sizinle olsun!)

Teşekkürler,
Onur Korucu

Bu yazıyı paylaş: