Kendin Olabilmek Üzerine
“Başka biri olmak istemek, olduğun kişiyi boşa harcamaktır.”
İnsanları, hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden biri aidiyet duygusudur. Zamanın başlangıcından beri yan yana yaşıyoruz, bu da bizi son derece sosyal yaratıklar haline getirdi. Bir gruba ait olmak, uzun ömürlülüğü artırarak ve dolayısıyla hayatta kalma şansımızı da artırarak rahatlık ve istikrar sağlar. Çevremizi bulmak için sürekli bir arayış içindeyiz, ancak çoğu zaman arzularımız bizi alt ediyor. “Uyum sağlama” fikri öz değerimizi sarsar ve sonunda normal veya doğru görünen şeylere uyum sağlarız. Bu, kim olduğumuzu gözden kaçırmamıza, bizi kabullenmekten uzaklaştırmamıza ve güvensizliğe giden yolda ilerlememize neden olur.
Beynimizi olumlu kalıpları görmek için eğiterek, duyguların tercümanı olmak için zihnimizi şartlandırmalıyız. Duyguları başlangıçta yargılamaktan kaçının, bunun yerine, ortaya çıktıkça her birine ayrı ayrı yaklaşın. Farklı farkındalık uygulamaları yoluyla beynimizi bu davranışlara uyum sağlamaya koşullandırabiliriz. Kendini kabul etmeyi uygulayarak, neye minnettar olduğumuzu ve bize neyin neşe getirdiğini belirleyebiliriz. Öz güvenimiz artar ve gerçekten ne istediğimize odaklanabiliriz. Kendini kabul, genel olarak olumlu bir refah duygusu yaratmanın yapı taşıdır ve ne istediğinizi belirlemenize ve kalbinizi takip etmenize olanak tanır.
Bu yazıyı paylaş: