Kanada’da 28 Nisan 2025’te gerçekleştirilen genel seçimlerde, Başbakan Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti zafer kazandı. Seçim süreci, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kanada’ya yönelik açıklamaları ve ticaret politikalarının gölgesinde geçti. Liberal Parti'nin seçim başarısı, hem iç siyasi dengeler hem de ABD-Kanada ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Mark Carney, seçim yarışında Muhafazakâr Parti lideri Pierre Poilievre ile karşı karşıya geldi. Önceki Başbakan Justin Trudeau’nun istifası sonrası Mart ayında Liberal Parti'nin başına geçen Carney, kampanya döneminde özellikle Trump’ın gümrük vergileri ve Kanada'yı "51. eyalet" yapma söylemlerine karşı net bir duruş sergileyerek dikkat çekti. Carney’nin ABD karşısında Kanada’nın bağımsızlığını savunan açıklamaları, seçim sürecinde halk desteğini artırdı.
Öte yandan, Muhafazakâr Parti lideri Pierre Poilievre ekonomik durgunluk, konut krizi ve toplumsal sorunlar gibi iç meseleleri ön plana çıkararak değişim çağrısında bulundu. Ancak kampanya döneminde ABD kaynaklı dış gelişmelerin gündemi belirlemesi, Liberallerin avantaj sağlamasına yol açtı. Başbakan Carney’nin geçmişte Kanada Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası Başkanlığı görevlerinde edindiği deneyim, kriz yönetimi konusundaki güvenilirliğini pekiştirdi.
Seçim sonuçları, Kanadalı seçmenlerin ağırlıklı olarak iki büyük parti arasında kutuplaştığını ve küçük partilerin mecliste daha da zayıfladığını gösteriyor. Kampanyalar sırasında iklim değişikliği, göç ve yerli halklarla uzlaşma gibi başlıklar gündemde arka plana itilirken, ekonomik güvenlik ve ABD ile ilişkiler temel tartışma eksenini oluşturdu.
Sonuç itibarıyla, Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti, ekonomik istikrar ve ulusal egemenlik vurgusuyla seçmenlerin güvenini kazanmayı başardı. Ancak ABD ile ticari ilişkilerde yaşanabilecek gerilimler ve ülke içindeki ekonomik sorunlar, yeni dönemde Carney hükümetinin karşı karşıya kalacağı temel meydan okumalar olacak.