Papa Francesco'nun 21 Nisan sabahı hayatını kaybetmesinin ardından Katolik Kilisesi'nde "sede vacante" (boş makam) süreci resmen başladı. Bu dönem, hem Vatikan'ın idari işleyişinin hem de yeni papa seçim sürecinin belirli kurallar çerçevesinde yürütüldüğü özel bir süreç olarak tanımlanıyor. Papa'nın cenazesi, geleneksel Vatikan Mağaraları yerine Roma’daki Santa Maria Maggiore Bazilikası'na defnedildi.
Yeni papanın seçimi için konklav süreci başlatılacak. Konklav, Latince "cum clave" (anahtarla kilitlenmiş) ifadesinden türetilen bir terim olup, seçici kardinallerin Sistine Şapeli'ne kapanarak oy kullanmaları anlamına geliyor. Seçim süreci, "extra omnes" anonsuyla başlıyor ve tüm kardinaller dışındaki kişilerin şapel dışına çıkarılmasıyla devam ediyor. Konklav boyunca kardinaller dış dünyayla iletişimden tamamen izole ediliyor ve oy kullanıyorlar. Seçim tamamlanana kadar bu izolasyon sürdürülüyor.
Papa seçimi için 80 yaşının altındaki 135 kardinal oy kullanacak. Yeni papanın seçilebilmesi için oy kullanan kardinallerin üçte ikisinin desteği gerekiyor. İlk 34 oylamada sonuç alınamazsa, süreç iki aday arasında devam edecek. Seçim sonucunda, Sistine Şapeli’nin bacasından çıkan beyaz duman yeni papanın seçildiğini, siyah duman ise sonuç alınamadığını gösteriyor. Dumanın rengi, 2005 yılından bu yana kimyasal maddeler kullanılarak netleştiriliyor.
Yeni papa seçildikten sonra, geleneksel olarak "Habemus Papam" (Bir Papamız Var) ilanı ile kamuoyuna duyurulacak. Ardından, yeni papa San Pietro Bazilikası'nın balkonundan halka seslenerek ilk "Urbi et Orbi" (Şehre ve Dünyaya) konuşmasını yapacak. Bu konuşma, yeni dönemin başlangıcını ve Katolik dünyasının ruhani liderinin göreve resmen başladığını simgeliyor.