Tomorrow ekibi olarak, liselerde yaşanan olayları araştırıp bahsi geçen tartışmalarda yer alan kavramları bir araya getirdik. Bu süreçte bilgi edinmemize yardımcı olan öğretmenlerimize teşekkür ederiz.
Öncelikle eğitim sistemimizde görece yeni bir kavram olan “Proje Okul” kavramını ele almakta fayda var.
Proje Okulu Nedir?
Proje okulları, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2014 yılında yayımladığı yönetmelikle ortaya çıkan ve ulusal/uluslararası projeler yürütme kapasitesine sahip eğitim kurumları olarak tanımlanmaktadır. Bu okullar, kendi alanlarında özgün uygulamalar geliştirme yetkisine sahip olup, bilişim, fen, spor gibi çeşitli alanlara odaklanabilmektedir. Ancak öğretmen atamaları söz konusu olduğunda, proje okullarının diğer devlet okullarından farklı bir işleyişi bulunur: öğretmen alımları merkezi sınav yerine bakan onayı ile gerçekleşir.
Kaynak: Millî Eğitim Bakanlığı (2014). Proje Okulları Yönetmeliği.
Tartışmaların odağına yerleşmiş bir diğer kavram ise “Norm Fazlası Öğretmen”.
Norm Fazlası Öğretmen Nedir?
Norm fazlası öğretmen, kadrosunun bulunduğu okulda norm kadro sayısının üzerinde kalan, yani öğretmen ihtiyacı azalan durumda kalan kişidir. Bu durum genellikle ders saatlerinin azaltılması, öğrenci sayısının düşmesi veya yeni atamaların yapılması gibi sebeplerle ortaya çıkar. MEB’in ilgili yönetmeliklerine göre norm fazlası öğretmenler, il içindeki boş norm kadrolara hizmet puanı esas alınarak atanır.
Kaynak: MEB Personel Genel Müdürlüğü (2023). Norm Kadro Yönetmeliği ve Uygulama Esasları
Haberin detaylarına gelirsek…
2024 yılı Nisan ayında MEB, proje okullarına yönelik öğretmen atama ve görev süresi güncellemelerini duyurmuş, bunun sonucunda yüzlerce öğretmenin mevcut görev yerlerinden alınarak başka okullara atanması gündeme gelmiştir. MEB, bu uygulamanın görev süresi dolan ve norm fazlası durumuna düşen öğretmenlerle sınırlı olduğunu belirtmiştir. Ancak Eğitim Sen başta olmak üzere bazı eğitim sendikaları, bu uygulamaların liyakat esasına dayanmadığını ve öğretmenlerin mesleki deneyimlerinin göz ardı edildiğini savunmaktadır.
Mevcut uygulamaya göre proje okullarındaki öğretmenlerin görev süresi 2020 yılında getirilen düzenleme ile 4+4 yıl olmak üzere 8 yılla sınırlandırılmıştır. Bu durum, 15 yılı aşkın süredir aynı okulda görev yapan bazı öğretmenlerin süre dolmadan başka okullara gönderilmesine neden olmuştur. Eğitimciler, bu uygulamanın eğitimde istikrarı ve okul kültürünün sürekliliğini olumsuz etkilediğini belirtmektedir. Öğrenciler açısından da rehberlik ilişkilerinin kesintiye uğraması ve akademik başarının düşme riski söz konusudur.
Toplumun Tepkisi
Sendikalardan gelen eleştiriler, atama sürecinin şeffaf olmaması ve değerlendirme kriterlerinin açıklanmaması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Eğitim Sen, atamaların siyasi veya sendikal yakınlıklara göre şekillendiğini iddia etmektedir. MEB ise bu iddiaları reddetmiş, proje okullarındaki sendikal denge oranlarının genel öğretmen dağılımı ile paralel olduğunu açıklamıştır. Bakanlık verilerine göre bu öğretmenlerin %18,6’sı herhangi bir sendikaya üye değildir.
Özellikle İstanbul’daki köklü liselerde görev yapan öğretmenlerin görevden alınması, öğrenciler ve mezunlar arasında da tepkiye yol açmıştır. Beşiktaş Anadolu, Kadıköy Anadolu ve Vefa Lisesi gibi okullarda protestolar düzenlenmiş; öğrenciler dersleri boykot ederek öğretmenlerine destek vermiştir. Sosyal medyada #ÖğretmenimeDokunma etiketiyle organize edilen bu eylemler, öğrenci-öğretmen bağının önemini ve öğretmenlerin ani şekilde görevden alınmasının yarattığı belirsizliği gözler önüne sermektedir.
Proje okullarında görev yapan bazı öğretmenlerin “neye göre atandıkları” ya da “neden atanmadıkları” yönünde bilgi sahibi olmamaları, sürecin kamuoyuna açık ve hesap verebilir şekilde yürütülmediği izlenimini yaratmaktadır. Atama kriterlerinin objektif, ölçülebilir ve erişilebilir olmaması, öğretmenlerin motivasyonunu ve mesleki güvenliğini tehdit etmektedir. Eğitim uzmanları, bu sürecin uzun vadede proje okullarının başarısını ve tercih edilme oranını da etkileyebileceği uyarısında bulunmaktadır.
Kaynaklar: