ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin menşeli ürünlere yönelik gümrük vergisi oranlarını artırma kararının ardından, Çin hükümeti karşılıklı tarifelerin tamamen kaldırılmasını talep etti. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ABD’nin attığı muafiyet adımı "küçük bir hamle" olarak nitelendirilirken, tarafların karşılıklı saygıya dayalı bir diyaloğa dönmesi gerektiği vurgulandı. Trump ise yaptığı sosyal medya açıklamasında, teknoloji ürünleri için muafiyetin geçerli olmadığını ve bu ürünlerin ayrı bir vergi paketine dahil edileceğini belirtti.
ABD, 11 Nisan’da bazı akıllı cihazlar ve yarı iletkenler için vergi muafiyeti açıklamış ancak bu açıklama kısa süre içinde çelişkili bilgilerle gündeme gelmişti. Trump, bu muafiyetin yalnızca sınırlı bir kapsama sahip olacağını dile getirdi. Gümrük vergilerinin iPhone gibi teknoloji ürünlerinin ABD’deki perakende fiyatlarını ciddi oranda artırabileceği yönünde değerlendirmeler yapılırken, muafiyet açıklaması tüketiciler açısından geçici bir rahatlama yaratmıştı. Ancak Çin tarafı, bu muafiyetin kalıcı çözümler üretmekten uzak olduğunu ifade etti.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise bir gazeteye yazdığı makalede ticaret savaşlarının kazananı olmayacağını ve bu tür yöntemlerle yapıcı sonuçlar elde edilemeyeceğini vurguladı. ABD’nin uygulamaya aldığı yeni vergi tarifeleri, Çin ile birlikte Vietnam, Tayland ve Japonya gibi Asya ülkelerini de doğrudan etkiliyor. Çin, ABD’nin bu yaklaşımda ısrar etmesi halinde “sonuna kadar mücadele edeceğini” açıkladı. Aynı süreçte Çin tarafı da ABD’den ithal edilen mallara yönelik gümrük vergilerini kademeli olarak artırarak karşılık verdi.
Trump yönetimi, gümrük tarifelerini küresel ticaret sisteminde “adil olmayan uygulamalara” karşı bir müzakere aracı olarak savunuyor. Beyaz Saray, bu politikaların ABD'de istihdamı ve üretimi artıracağını öne sürerken, eleştirmenler uygulamaların küresel ticaret hacmini daraltabileceği ve ekonomik durgunluk riskini tetikleyebileceği görüşünde. Uzmanlar, ABD ile Çin arasındaki ticaret açığının bu politikaların temel gerekçesi olduğunu belirtse de, artan belirsizliklerin finansal piyasalarda dalgalanmalara neden olmaya devam ettiği gözlemleniyor.