İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, sağlık sorunları nedeniyle ev hapsi tedbiriyle tahliye edildi. "Kent uzlaşısı" soruşturması kapsamında 23 Mart'ta tutuklanan Polat, geçtiğimiz haftalarda yaşadığı sağlık komplikasyonları sebebiyle cezaevinden hastaneye birkaç kez sevk edilmişti. Tahliye kararı, henüz Adli Tıp Kurumu'ndan resmi bir rapor çıkmadan, yapılan itiraz başvurusu sonucunda alındı.
Polat, evine dönerken yaptığı açıklamada, "Memleketin vicdanına inandım. Daha güzel bir Türkiye mümkün" dedi ve destek verenlere teşekkür etti. “Biz Anadolu çocuklarıyız, gariban çocuklarız. Türkiye kendi çocuklarıyla şifa bulacak” sözleriyle kamuoyuna umut mesajı verdi. Polat, ayrıca İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinde “çalışma noktasına çevirdiği” tutumdan ilham aldığını belirtti.
Polat’ın kalp damarlarında birden fazla stent bulunması ve kronik hipertansiyon sorunları nedeniyle yüksek risk taşıdığı daha önce avukatı Erkam Erdem tarafından kamuoyuna açıklanmıştı. Erdem, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, tahliyenin “Adli Tıp Kurumu raporu olmaksızın, doğrudan tutukluluğa yapılan itirazla” sağlandığını ifade etti. Avukat, bir sonraki adımda kararın diğer adli kontrol türlerine çevrilmesi için başvuru yapılacağını duyurdu.
Polat, geçtiğimiz haftalarda 8 Nisan’da Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde, 7 Nisan’da ise Adli Tıp Kurumu’nda muayene edilmişti. Tansiyon değerlerinin 24’e kadar çıktığı, yoğun bakımda tedavi gördüğü ve anjiyo geçirdiği süreç kamuoyunun yakından takip ettiği sağlık gelişmeleri arasında yer aldı.
CHP lideri Özgür Özel, Polat’ı evinde ziyaret ederken, Polat da Şişli’deki CHP mitingine telefonla bağlanarak destek mesajı verdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç daha önce yaptıkları açıklamalarda, cezaevinde sağlık koşulları nedeniyle yaşamını tek başına sürdüremeyen tutuklulara yönelik adli kontrol kararlarının Adli Tıp Kurumu görüşüne göre şekillenebileceğini belirtmişti.
Bu süreç, sadece bir adli tedbirin değiştirilmesi değil, aynı zamanda cezaevinde sağlık gerekçeleriyle tahliye taleplerinin hukuki ve insani boyutunun da bir kez daha kamuoyunun dikkatine sunulmasına yol açtı.