Anlam Kabı Çağı: Her Şey Varken Neden Hiçbir Şey Hissetmiyoruz?
Tatminsizlik Ekonomisi, Dopamin Döngüsü ve Vasatlığın Yükselişi
Tıklıyoruz ama Hissetmiyoruz
Günün sonunda elimizde onlarca açık sekme, tüketilmiş içerikler, başıboş gezinen bir zihin ve doldurulamayan bir içsel boşluk kalıyor. Her şeye erişimimiz var ama neredeyse hiçbir şeye bağlanamıyoruz. Yeni dünya düzeni bizden haz almamızı değil; haz aramamızı istiyor.
Tatmin edilmemek, bizi sistemin içinde tutuyor.
Bu yazı, modern insanın neden bu kadar tatminsiz, anlamsız ve giderek daha fazla vasatlığa razı olduğunu; dopamin temelli tüketim kültürü, serotonin eksikliği ve vasatın normalleşmesi üzerinden inceliyor.
Dopamin Ekonomisi: Uyarılmak, Yaşamak Değildir
Instagram’da influencer tanıtımları, TikTok’ta kısa videolar, Netflix’te seri bölümler, Spotify’da ruh haline göre listeler... Hepsi beynin ödül sistemine yöneltilmiş, geçici dopamin patlamaları yaratmayı hedefleyen içeriklerdir. Ancak dopamin, kalıcı tatmin ya da anlam üretmez; sadece daha fazlasını istememizi sağlar (Lembke, 2021).
Bu sistem bireyin sabrını törpüler, beklentisini artırır ve küçük hazlara karşı duyarsızlaştırır.
Sonuçta kişi, hiçbir şeyle yetinemeyen ama hiçbir şeyden de derin bir zevk alamayan bir döngüye girer.
Serotonin Eksikliği ve Anlam Arayışının Çöküşü
Serotonin, dopaminin aksine, bağlılık, içsel huzur ve anlam duygusuyla ilişkilidir (Robinson & Berridge, 2003). Ancak hızlı tüketime dayalı bir yaşam, derinlikli ilişkiler ve içsel bağ kurma fırsatını ortadan kaldırır. Bu yüzden ne kadar çok haz yaşarsak yaşayalım, zihinsel düzeyde bir “anlamsal yoksunluk” içinde kalırız. Yani her şeyimiz vardır; ama neden yaşadığımızı bilmeyiz.
Vasatlığın Yükselişi: Daha İyiye Yer Yok
Tatminsizlikle birlikte başka bir kavram daha yükseliyor: vasatlık kültürü.
Derinlikli düşünce yerine hızlı görüş, üretim yerine kopyalama, entelektüel gelişim yerine içerik tüketimi tercih edilir hâle geliyor. Postman (1985), bu süreci “kitlelerin zekâsızlaştırılması” olarak adlandırır. Buna göre medya ve tüketim kültürü, insanları sorgulamaktan uzaklaştırarak onları pasif tüketicilere dönüştürür.
Vasatlık, yalnızca kalite eksikliği değil; aynı zamanda çaba göstermeme durumudur.
Ve bu da haz odaklı dünyada oldukça makuldür: Çünkü gerçek çaba, sabır ve disiplin gerektirir.
Oysa biz anında sonuç, anında ödül istiyoruz.
Tatminsizlik Kültürü: Bilinçli Eksiklik
Tüketim sistemi, bize sürekli eksik olduğumuzu hissettirir. Her reklam, “bir şeyin daha” seni tamamlayacağını vaat eder. Bu nedenle kişi hiçbir zaman yetkinlik duygusuna ulaşamaz.
Bauman’a (2007) göre, “akışkan modernlik”, bireyin kimliğini sabitlemesine izin vermez.
Her şey geçici, her şey seçenekli, her şey potansiyel olarak daha iyisiyle değiştirilebilir.
Bu da sürekli bir memnuniyetsizlik duygusunu besler.
Anlamdan Kaçış: İronik Düşüş
Anlam inşa etmek, yavaş, zahmetli ve çoğu zaman acı verici bir süreçtir. Bu yüzden dopamin temelli kültür, anlamdan çok dikkat arar. İçsel derinlik yerine görünürlük; düşünmek yerine hızlı yanıt; sessizlik yerine gürültü tercih edilir. Sonuçta, insanlar yüzeyde kalmayı konfor zanneder.
Ve böylece bir toplum, hem hazza doymayan hem de derinlikten kaçan ironik bir mutsuzluğa sürüklenir: “Hiçbir şeyin kötü olmadığı ama hiçbir şeyin de gerçekten iyi olmadığı bir hayat.”
Sonuç: Anlam, Vasatlığa Direnmekle Başlar
Anlamlı bir hayat, dopamin patlamalarının değil; serotonin sabrının ürünüdür.
Tatmin, ancak çaba ile mümkündür.
Bu çağda, anlam aramak devrimci bir eylemdir.
Çünkü vasatlık kolaydır ama insan derinlik ister.
İyi şeyler yavaş olur.
Yavaş olan değerlidir.
Ve değerli olan, hissedilmeye layıktır.
Teşekkürler,
Ezel Merin Nalbantoğlu
Kaynakça
Bauman, Z. (2007). Liquid modernity. Polity Press.
Lembke, A. (2021). Dopamine nation: Finding balance in the age of indulgence. Dutton.
Postman, N. (1985). Amusing ourselves to death: Public discourse in the age of show business. Viking Penguin.
Robinson, M. J. F., & Berridge, K. C. (2003). Addiction. Annual Review of Psychology, 54, 25–53. https://doi.org/10.1146/annurev.psych.54.101601.145237
Turkle, S. (2017). Reclaiming conversation: The power of talk in a digital age. Penguin Books.