İş dünyasında kariyer basamaklarını bir bir tırmanırken motivasyonu yüksek olan insanlar, misal sanat ya da spor ile ilgilenen, üstelik yalnız olmanın çok zor olduğu günlerde bile devam etmenin, asla vazgeçmemenin, başarısızlığı kabul etmemenin ama diğer yandan da bütün bunlar için kendilerinde o motivasyonu nerede bulduklarını merak ettiniz mi? Serena Williams, Kobe Braynt, Ayrton Senna, işte her bir sporcunun çocukken sahip olduğu hayallere olan bağlılıkları, azimleri, kararlılıkları ve yaratıcı güçleri zamanla öyle çığ gibi büyüdü ki dünyanın tümü onların taşıdığı umudu zayıflatamadı.
Peki ama başarı istiyorsak daha fazlasını sunmamız gereken ve daha azını aldığımız kariyer yolculuğu sırasında, onların motivasyon kaynağı nedir? Ve bu enerji nereden geliyor? Çünkü çoğu zaman iç gerçeğimiz ile dünyanın eşsiz doğasıyla birleşmiyor... Daha en başında fikirlerimiz kıvranıyorken bu ikisini, yani şartları, olayları, doğru anda doğru şeyleri yaratmak büyük bir ustalık gerektiriyor. O da: giyinmiş bir insan karşısında çıplak olmayı göze alıyor olmak. Sadece kendinden, yalnızca kendine ait olanı, bir başkasına vermeyi göze almak. Anılarını kırıp dökenler varken bile etrafında, yolculuğa odaklanmak… Bir ya da başkaları açısından nice verilmiş karara, düşüncelere, engellere rağmen bir an olsun pusulayı sarsmadan yolculuğa belki de inandırıcı bir tek neden bile olmasa da yeniden hayalini kurduğumuz o gelecek için her sabah bir defa daha uyanmak.
Gelin, hep birlikte seçmiş olduğum dünyaca ünlü yazar ve sporcuların nasıl asla pes etmeyen, vazgeçmeyen, telaş ve neşe arasında büyüyen ve bunu nasıl daha yaratıcı hale getirdiklerine dair heyecan dolu serüvenlerini inceleyelim.
Özgün Tarzı Destekleyin
Brezilyalı Formula 1 yarış pilotu olan ve üç defa dünya şampiyonu olmaya dair başarılı bir serüven yakalayan Ayrton Senna’ın verdiği bir röportajda "Belirli bir günde, belirli bir koşulda, bir sınırınız olduğunu düşünürsünüz. Sonra bu sınıra gidersiniz ve bu sınıra ulaşırsınız ve 'Tamam, bu sınır' diye düşünürsünüz. Ve böylece bu sınıra ulaşırsınız, bir şey olur ve aniden biraz daha ileri gidebilirsiniz." Disiplinlerarası yayın yapan Oxford Reference aracılığıyla yayımlanan yazıda ise hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bir spor kahramanlığı vakası oluşturdu. “Senna, bu varlıkların genellikle tek istikrarlı para birimini temsil ettiği bir ülkede genç ve güzeldi ve yas tutan gençlerin (üniversite öğrencileri ve McDonald's çalışanları) çıplak sıkıntıları onun onlar için ne ifade ettiğini çok açık bir şekilde gösteriyordu. On sekiz yaşındaki Silvia Barros, 'O bizim kahramanımızdı' dedi, 'tek kahramanımız” diyor.
Yine BBC’de yayınlanan Radio Oxford kanalında 'Grand prix yarışlarının tanrısı'nı anıyoruz’ sloganı taşıyan radyo programında ise tüm zamanların en büyük sürücülerinden olan Ayrton Senna’nın otuz yıl sonra bile anılan, dünyaya bıraktığı mirasa değiniyor. Dolayısıyla ‘kalıcı’ olan şeylerin uçucu olan başarılara göre ne kadar değerli olduğunu ön görülüyor. Haliyle istikrarlı çalışmanın sonucu tam manasıyla güven ve güç veren bir kariyer sağlıyor. Faydasıysa bir miras bırakıyor olmak.
Kendinizi O İşe Hazırlayın
Profesyonel tenisçi Serena Williams ise VOGUE’da yer ala bir yazıda şunu dile getiriyor; "Şansın bununla hiçbir ilgisi yok, çünkü ben kortta tek bir an için çalışarak sayısız saat geçirdim, ne zaman geleceğini bilmiyordum." Elbette, her sabah hayata sadece başarılı olacağınız o an için gözlerinizi açıyorsunuz. Nitekim, gerçekler bir satırı geçmez, derler. Sahiden, boş işlerle uğraşmak, zaman kaybetmenin diğer adıdır. Çünkü bütün bu insanlar hiç umutlanmasaydı, yani kendilerini bir marka haline getirene dek her günün sabahıyla güçlü-gerçek ve anlamlı bağlar kurmasalardı, başarılı olurlar mıydı?
Zaman Akıp Gidiyor Duygusunu Yenin
Yazar J. M. Coetzee ise Yavaş Adam adlı kitabında “Yıllar göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Hayatın tadını çıkar. Buna her zaman geç kalmışsındır, anlamasan bile.” diyor. Böylece anlamsız işler ile oyalanarak bir yalanın içerisinde yaşıyor veya hayatın eksik bir parçasını tamamlayacağını düşünerek sevilmek için yanıp tutuşuyor, işi kapmak için her şeyi yapıyor, bir yalanı sürdürmek için onca çabayı veriyorsanız, sonunda aklınızın gidişini izlediğimiz tuhaf bir portre sunarsınız. Nihayetinde, kendi gücünü parlatmak dünyaya, diğer insanlara karşı faydalı olmak olsa bile bunun masum bir fikir olmasının en güzel yanı bu işi yapan kişinin gerçekten sağlıklı olması. Ve geçen saatleri, dakikaları düşünmek yerine ‘doğru zamanlamayı’ düşünmesi.
İşin Geleceğine Sessizce İnanın
Sonunda, liderler başkalarına yükselme adına ilham veren kişiler haline geliyorlar. Ama bu yol oldukça zorlu bir patikaya sahip. The New York Times’da yer alan Serena Williams’s Next Challenge? The Rest of Her Life adlı makalede Williams şunları söylüyor "Güçlü olmak asla kolay değildir. Yaşadığımız bu dünyada değil... Kendini savunmak kolay olmayacaktır, ancak sonunda her zaman saygı görür. Bu dünyada fark yaratan insanlar, doğru olan için ayağa kalkan insanlardır. Tarihe bakarsanız, gerçekten hatırladığınız insanlar bunlardır." Yine aynı röportajda “Pek çok insan, bir miktar kariyer başarısı elde ederek orta yaşa ulaşır ve kendilerine şu soruyu sorar: Peki şimdi ne olacak?” diye yazıyor.
Son olarak, denizi gece vakti sandalla geçmek gibi en tehlikeli hayallere kapılıp gitmeden hemen öncesindeyseniz, ama aynı anda aşılmaz katılıkta büyüyen ruhunuz, hırslarınız, sahip olduğu biz cesur bir yüreğe sahipseniz, bundan önce yaşadığınız hayatı aklınızın içerisinde son defa turlarken, hatta çocukken büyüdüğü sahil yolunu ilk defa kullandığınız o andan sonra her şey tepe taklak gittiyse, ruhunuz dağın eteğine çöktüğünde, gece karanlığından daha siyahsanız mesela, tanıştığınız insanlarda kendinize ait hiçbir şey olmadığını anladığınızda, ve sonra bir daha anladığınızda, zor bir hayat yaşayacağınıza sizi biri inandırdıysa, sizi kaybetmeyi göze aldıysa herhangi bir ortak, kurum, şirket ya da topluluk… Bırakın geri kalanı onların olsun, siz onlardan, şık olmayan kurallarından, uğultulardan ve ışığınızı söndüren her şeyden kurtulan yüce bir insan gibi göğsünü açmış, denize doğru koşan kişi olun. Çünkü yetenek, uzakta duran bir çalıdaki dalın en ufak çatlaması gibi gelen, yalnızca kulakları seğiren bir sincabın veya kuşun duyabileceği duyulmayan ses sayılıyor. Ve bu insanların değerleri çok sonra anlaşılıyor. Üstelik her zaman başkalarının onlar hakkında söylediği yargılardan uzak olmak, onların kendi ruhlarına, hayallerine yaklaşabilmelerinin sebebi oluyor. Sonundaysa, o muhteşem kariyer imzasını, kalplerin çürüdüğü ve algoritmaların kazandığı bu dünyada, kendi gerçeğini yaşamaya devam eden, bunu başarabilen bir sporcu ya da yazar bütün dünya tarafından ayakta alkışlanıyor!
Ezgi Özsan