Filmin başında belirli bir heyecan ve beklentiyle başlasam da, izledikçe bu beklentinin karşılığını bulamadığını fark ettim. Özellikle anlatısal bütünlük açısından film oldukça zayıf kalıyor. Karakterlerin motivasyonları belirsiz, hikâyenin yönü ise dağınık. Film, cesur ve alışılmadık bir konuya eğiliyor gibi görünse de, bunu anlatırken herhangi bir derinlik kazandırmadan yüzeysel bir şekilde geçiştiriyor. Ne karakterlerin geçmişine dair ipuçları ne de olayların gelişimini anlamamıza yardımcı olacak sağlam bir çerçeve sunuluyor. Tüm bunlar, filmi izlerken "Neden?" ve "Ne oldu şimdi?" sorularını sık sık sormama neden oldu.
Karakter inşası açısından film büyük bir eksiklik taşıyor. Başroldeki karakterlerin iç dünyaları, motivasyonları ya da dönüşüm süreçleri üzerine neredeyse hiçbir şey sunulmuyor. Bu da onları yalnızca olayları yaşayan, ama izleyiciyi içine çekemeyen boş figürler hâline getiriyor. Film, karakterlerin arasındaki dinamikleri belirli klişeler üzerinden işlemeye çalışıyor, ancak ne psikolojik derinlik kazandırıyor ne de izleyicinin onlarla bir bağ kurmasını sağlıyor. Bu yüzden, karakterlerin eylemleri yalnızca olayları ilerletmeye yarayan yüzeysel hamlelerden ibaret kalıyor.
Filmin en büyük vaatlerinden biri de "fetiş dünyasını" cesur bir şekilde ele almasıydı. Ancak bu dünyayı keşfetmeye yönelik hiçbir çaba gösterilmiyor. Fetiş teması yalnızca bir şok unsuru olarak kullanılmış gibi görünüyor; izleyiciye bu dünyanın dinamiklerini, bireylerin içsel çatışmalarını ya da bu ilişkilerin psikolojik yönlerini sunmak yerine, film yalnızca "anormal" olanı sergileyerek bir tür egzotizm yaratmaya çalışıyor. Ancak bunu bile yaparken herhangi bir tutarlılığa sahip değil. Film boyunca merak edilen şey, bu dünyanın neden ve nasıl kurulduğu, karakterler üzerindeki etkisi ve bunun anlatıya nasıl entegre edileceği olmalıydı. Ama film bu noktada da başarısız olup yüzeysel bir bakış açısında kalıyor.
Hikâye yapısına baktığımızda ise belirgin bir giriş, gelişme ve sonuç dengesizliği göze çarpıyor. Film, bir olay örgüsü kurmaktan çok sahneleri peş peşe ekleyerek ilerliyor gibi. İzleyicinin bağ kurabileceği, anlamlandırabileceği ya da üzerine düşünebileceği bir dramatik yapı yok. Karakterlerin kararları ya da yaşanan olaylar gelişigüzel gerçekleşiyor ve herhangi bir sebep-sonuç ilişkisi oluşturulmuyor. Bu yüzden, film bittiğinde "Ne izledim ben?" sorusunu sormak kaçınılmaz oluyor. Başladığı noktadan bir yere varamadığı gibi, herhangi bir tematik bütünlük ya da anlatısal tatmin sunmuyor.
Sonuç olarak, "Babygirl" belirli bir iddiayla yola çıkmasına rağmen, ne hikâye anlatımı ne karakter inşası ne de tematik derinlik açısından tatmin edici bir yapım olmayı başarıyor. Cesur bir konuyu işlerken, onu herhangi bir perspektife oturtamadan yüzeysel bir şekilde geçiştiriyor. Karakterlerin derinlikten yoksun olması, anlatının gelişigüzel ilerlemesi ve ele aldığı temaların yalnızca "şaşırtıcı" olmak için kullanılması, filmi etkisiz ve eksik bir deneyim hâline getiriyor.