Tomorrow

Hepimizden Geriye Ne Kalacak?

Hepimizden Geriye Ne Kalacak?

“Kelimeleri yazıya yedirmek ise eylemi daimi yapar.” Alfred The Great

Yaptıklarımız hatırlanacak. Belirli bir süre adımız anılacak ama sonrasında geride bizi hatırlayan kimse kalmayacak. O zaman kimi kim hatırlayacak?

Photo by Laura Fuhrman on Unsplash

Geçmişte yazıların yazılması yeterli değildi, yazılması ve korunması gerekirdi. Yakılmaması, ıslanmaması ve doğru koşullarda saklanması kesin gereklilikti. İnsanlar kendi tarihlerini parşömenlere yazar ve sonra zamanın akışına göre saklanması, zamanla devamının gelmesi ve sayfalarının artması hedeflenirdi.

Eski yazılarınların hemen hepsinde gerçek tam olarak yazıya geçirilmemiş olabilir ve yazılanlar güçlü insanların yönlendirmesiyle kaleme alınmış olması da mümkündür. Bu geçmişte egemen olan ve sadece güçlünün mutlak hakimiyet sürdüğü eski dünyanın en önemli paradigmasıydı. Asıl gerçek neydi? Gerçek kahraman kimdi? Kim kimin omuzları üzerinde yükseldi? Tarih boyunca cevabı asla bilinmeyen sorunlar arasında bulunuyor bu sorular.

İnternet dünyalarımızı ufalttı, onu ulaşılabilir hale getirdi. İletişimi kesintisiz ve bilginin sınırsız gelmesini sağladı. Aslında en büyük yeniliği zihinlerimizde yaptı; geçmişin bütün paradigmalarının yıkılmasını mümkün kıldı. İnternetin 30. yılını yakın zamanda geride bıraktık ama hala interneti bir televizyon ekranı ile aynı tutma eğilimindeydik. İnsanların yazması, paylaşması ve görünür olması kolay olmadı ama yavaş yavaş gerçekleşiyor. Acı olan gerçek ise internetin bize verdiği bu özgürlüğü bireyler olarak anlamamızın ve kıymetini bilmemiz çok fazla zaman aldığı idi. İlk defa tanık olunan ve sürekli gelişimini devam ettiren bir teknolojiye uyum sağlamak göründüğü kadar kolay olmadı ama artık uyum sağlamak için gerekli yaşanmışlıklara sahibiz.

İnternet, bilgisayar ve akıllı telefonlar ile insanın yaratıcılığı birleştiğinde imkansızı gerçek yapmaya doğru çok önemli adımlar atılıyor. İnternet ile bilgiyi zamansızlaştı. Bulut teknolojisi ile daha ileri giderek herkesin kendi hikayesini oluşturmasına, kendi kroniklerini tutmasına imkan sağlandı. Geçmişte sadece kralların sahip olduğu bir ayrıcalığa ve imkana sahibiz.

Kendimizden geriye kalmasını istediğimiz ve hatırlanmasının gerektiğini düşündüğümüz; fikrimiz, hareketimiz, hayallerimiz ve umutlarımız… Hepsini kelimelere dökmek, kelimelerin canlanmasını sağlama şansına sahip bir dönemin toplumu olarak zaman bize tarihi bir ayrıcalıktan fazlası sunuluyor. İnsan, tarihin bir parçası olmakla kalmıyor onu yazabilen bir hale geldi.

Photo by Alice Achterhof on Unsplash

Kelimeleri yazıya yedirmek eylemi daimi yapar. Düşüncelerimizi zamanın ve zihinsel sınırlardan kurtarır. Gelecek, geçmiş vu bugünü bir parça getirir. Zaman içinde bizi var eder. En önemlisi ise bizim kim olduğumuzu söyler.

İnternetin gücünün daha iyi kavrandığı günler yaşıyoruz. Hayatımız değişti ve değişmeye devam ediyor ama internet sadece bilgiyi özgürleştirmedi, bizleri de özgürleştirdi. Artık fikirlerimiz bedenimiz gibi ölümlü değil. Fikirlerimiz artık özgür ve zamansız.Tek yapmamız gerekense fikirleri kelimelere dökmek.

“Yaratıcılık ölümsüzlük için duyulan bir özlemdir. Biz insanlar ölmemiz gerektiğini biliyoruz. Ne gariptir ki, ölümden söz edebiliyoruz. Biliyoruz ki, her birimiz ölümle yüzleşecek cesareti geliştirmeli. Bununla birlikte ona baş kaldırmalı ve onunla mücadele etmeliyiz. Yaratıcılık bu mücadeleden gelir — yaratıcı edim başkaldırıdan doğar.” Yaratma Cesareti, Rollo May

Teşekkürler
Ferhat Yalçın
Founder at Tomorrow

Bu yazıyı paylaş:

Yorum gönder